5 Mayıs 2014 Pazartesi

Tahkikat, Sözlü Yargılama Aşamaları ve Hüküm (Medeni Usul Hukuku)


             TAHKİKAT, SÖZLÜ YARGILAMA AŞAMALARI VE HÜKÜM 

            Hakim dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından sonra ön inceleme aşamasına geçer. Bundan sonra ise tahkikat aşamasına. Tahkikat aşamasında hakim tarafların iddia ve savunmalarını ve bunların ispatı için gösterdikleri delilleri inceler. Duruşmada hazır bulunan tarafa tahkikatın tümü hakkında tarafların açıklama yapması için izin verir. Yapılan açıklamalardan sonra taraflara tahkikat aşamasının bittiğini tefhim eder.

            HMK- Yazılı yargılama usulü- Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Tahkikatın sona ermesi

                        MADDE 184- (1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir.
                        (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.

            HMK- Yazılı yargılama usulü- Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Toplu mahkemelerde tahkikatın sona ermesi

                        MADDE 185- (1) Toplu mahkemelerde, tahkikatı yapmakla görevlendirilen hâkim, tahkikatın tamamlandığı kanaatine varırsa, tarafların davanın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için dosyayı mahkeme başkanına verir.
                        (2) Toplu mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse tahkikat için görevlendirilen hâkim tarafından dinlenen tanıkları ve bilirkişiyi tekrar çağırıp dinleyebileceği gibi, davanın maddi vakıaları hakkında gösterilen ve mahkemeye verilememiş veya getirtilmemiş olan delillerin verilmesini veya getirtilmesini de kararlaştırabilir. Kurul, eksik gördüğü tahkikatı kendisi tamamlayabileceği gibi hâkimlerden birine de verebilir.
                        (3) Toplu mahkeme, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini tefhim eder.

            Sözlü yargılama aşaması ise hükümden önceki son aşamadır.

            Mahkeme tahkikatın sona ermesinden sonra sözlü yargılama ve hükmün açıklanması için bir oturum gün ve saati belirler, tarafları davet eder.

            Sözlü yargılama aşamasında hakim taraflara son sözlerini sorar ve nihai kararı verir.

            Eğer taraflardan biri veya her ikisi de sözlü yargılama aşamasında yoksa hüküm onların yokluğunda verilir.
            HMK- Yazılı yargılama usulü- Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Sözlü yargılama

                        MADDE 186- (1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.
                        (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.
           
            Tüm bu aşamalar bittikten sonra hükmün verilmesi aşamasına geçilir.

            Mahkemenin verdiği her karar hüküm değildir. Kararları ara kararlar, nihai kararlar ve hüküm olarak ayırabiliriz.

           
                                               KARAR ÇEŞİTLERİ

                                               ARA KARARLAR

            Ara kararlar yargılamaya son vermeyen aksine onu ilerletmeye yarayan kararlardır.

            Görev itirazının reddi, defilerin reddi,süre verilmesi vs. hepsi birer ara karardır.

            Mahkemenin üst mahkemenin bozma kararına uyması bir ara karardır.

            Yargılamanın iadesi nedeni sabit görülerek yeniden yargılama yapılması hakkındaki kararda bir ara karardır.

            Kural olarak mahkeme verdiği ara karardan dönebilir. Bu kuralın istisnası ise mahkemenin verdiği bu arar kararın tarafların biri lehine usuli kazanılmış hak yaratmasıdır.

            Ara karar tek başına kanun yoluna götürülemez ancak aslı hükümle beraber kanun yoluna götürülür.


                                               NİHAİ KARARLAR

            Nihai kararlar ile yargılamaya son verilir ve hakim davan elini çeker.

            Hakim verdiği nihai kararlardan dönemez, nihai kararlarını değiştiremez. Ancak kanun yoluna götürülebilir.

            Nihai kararlar üçe ayrılır;
                        Usule ilişkin nihai kararlar
                        Esasa ilişkin nihai kararlar
                        Davanın konusuz kalması halinde verilen nihai kararlar

                                   ESASA İLİŞİKİN NİHAİ KARARLAR

            Esasa ilişkin nihai kararlara hükümler de diyebiliriz. Hüküm ile taraflar arasındaki uyuşmazlık sona erer. Hükmün kesinleşmesinden sonra artık o dava konusu hakkında aynı taraflarca yeni bir dava açılamaz, açılsa bile kesin hüküm olduğundan reddedilir.

            Hükümleri de kendi içinde 3' e ayırmak mümkünür:
                        Eda hükümleri
                        Tespit hükümleri
                        İnşai hükümler

            Eda hükümlerinde tarafların bir şeyi yapmasına veya yapmamasına karar verilir.

            Tespit hükümlerinde herhangi bir hukuki ilişkinin varlığına veya yokluğuna mahkemece karar verilir.

            İnşai hükümlerde ise dava sonucundan yenilik doğurucu bir hüküm çıkar.


                                   USULE İLİŞKİN NİHAİ KARARLAR
                       
            Usule ilişkin nihai kararlar da yargılamayı sona erdirir, hakimin elini dosyadan çeker ancak esasa ilişkin nihai kararlardan farkı taraflar arasındaki uyuşmazlık son bulmaz devam eder.

            Usule ilişkin nihai kararlara örnek olarak görevsizlik kararı, yetkisizlik kararı, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar vs.

           
            DAVANIN KONUSUZ KALMASI HALİNDE VERİLECEK NİHAİ KARARLAR

            Bazı haller de dava devam ederken uyuşmazlık konusu borcun ödenmesi, kiralayanın konutu tahliyesi gibi uyuşmazlığa son veren fiiller ile dava konusuz kalır ve mahkeme dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair hükmünü verir.

            Davanın konusuz kalması halinde mahkemenin o ana kadar haksız olduğunu tespit ettiği tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerekir.

           
                                               HÜKÜM

            Hüküm davanın esası hakkında verilen nihai karardır. Hükmün tefhimi hüküm sonucunun okunarak tutanağa geçirilmesi ile olur. Mahkeme hükmü davacının tüm talep sonuçlarından bahsederek vermelidir. Ancak zorunlu durumlarda mahkeme sadece sonucu tefhimle de yetinebilir.

            Tefhim edilen hüküm sonucuna kısa karar denir.

            Zorunlu nedenlerden dolayı sadece kısa kararın açıklandığı durumlarda en fazla bir ay içinde gerekçeli kararın da yazılması gereklidir ve gerekçeli karar tefhim edilen kısa karara uygun olmalıdır.

            Geçerli bir hükmün aşağıdaki hususları içermesi gerekir:

                        Hükmü veren mahkemenin adı, eğer mahkeme başka bir mahkemenin sıfatıyla o davaya bakmış ise hangi sıfatla hükmü verdiği
                        Tarafların ve davaya katılanların kimlik bilgileri ile TC kimlik noları varsa kanuni temsilcilerinin veya vekillerinin ad soyad ile adresleri
                        Gerekçe. Gerekçeden kastedilen tarafların iddia ve savunmalarının özeti, çekişmeli olan unsurların bahsi, toplanan deliller ve delillerin değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalar bunlardan çıkarılan sonuçlar ve hukuki sebepleridir.
                        Hükmün sonuç kısmında ise tarafların taleplerinin her biri hakkında sıra numarası altında, açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde karar verilir.

            Hakim hukuk davaları için hükümde talepten fazlasına yer veremez.

            Taraflardan herbirine verilen hüküm suretine ilam denir. Yani hüküm terimi asıl için ilam terimi ise örnekler için kullanılır.

            Taraflar harcı ödememiş olsa bile hüküm taraflara tebliğ edilir, taraflar hükmü icra takibine koyabilir hatta kanun yoluna başvurabilirler.

            İlamın taraflara tebliğinden itibaren artık hangi taraf ne zaman almış ise o tarihten itibaren kanun yoluna başvuru süresi başlar.

            Hüküm verilmesinden sonra 10 yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. İlama dayanan takip ise son işlem üzerinden 10 yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar.

            Bir ilamın icraya konulabilmesi için hükmün kesinleşmesi şart değildir. Kesinleşemeden de icraya konulabilir.

            Daha kısa bir süreye tabi olan bir borcun zamanaşımı süresi hüküm ile 10 yıla çıkar.

            Aksi belirtilmediği takdirde ihtiyati tedbir kararının etkisi hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.

            HMK- Hüküm ve Davaya Son Veren Taraf İşlemleri- Hüküm

                        Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi
                        MADDE 294- (1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
                        (2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
                        (3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
                        (4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
                        (5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
                        (6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.

                        Hükmün müzakeresi
                        MADDE 295- (1) Hüküm, gizli müzakere edilerek hazırlanır ve alenen tefhim olunur.
                        (2) Hükmü, yargılamanın sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan hâkim veya hâkimler verir. Bu şekilde hüküm verebilecek hâkimlerin tamamı hazır bulunmadıkça hüküm hakkında görüşme yapılamaz.
                        (3) Hükmün müzakeresi sırasında, yargılamanın sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan hâkim bulunmuyorsa, gerekli görüldüğü takdirde tarafların sözlü açıklamaları tekrar dinlendikten sonra müzakere edilir ve hüküm verilir.

                        Hükmün oylanması ve yeter sayı
                        MADDE 296- (1) Toplu mahkemelerde hüküm hakkındaki müzakereyi mahkeme başkanı idare eder. Müzakere yapıldıktan sonra, başkan, müzakereye katılan en kıdemsiz üyeden başlayarak her üyenin ayrı ayrı oyunu alır ve en son kendi oyunu açıklar.
                        (2) Hüküm, oy çokluğu ile de verilebilir.

                        Hükmün kapsamı
                        MADDE 297- (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
                        a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
                        b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
                        c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
                        ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
                        d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
                        e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
                        (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

                        Hükmün yazılması
                        MADDE 298- (1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
                        (2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
                        (3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
                        (4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.

                        Hükmün imza edilememesi
                        MADDE 299- (1) Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya herhangi bir sebeple imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur.

                        Hükmün korunması
                        MADDE 300- (1) Hükme katılan hâkimlerle zabıt kâtibinin imzalarını ve mahkeme mührünü taşıyan hüküm arşivde korunur.

                        Hüküm nüshası
                        MADDE 301- (1) Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır.
                        (2) Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır.
                        (3) Tarafların elinde bulunan hüküm nüshalarının farklı olması hâlinde karar kartonundaki esas alınır.

                       
                        İlamın alınması, kesinleşme kaydı ve harçlar
                        MADDE 302- (1) Taraflar, harcının ödenmiş olup olmamasına bakılmaksızın ilamı her zaman alabilirler.
                        (2) Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.
                        (3) 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu dâhil, diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.
                        (4) Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.

                        Kesin hüküm
                        MADDE 303- (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
                        (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.
                        (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
                        (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

                        (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder