TAHKİKAT, SÖZLÜ YARGILAMA AŞAMALARI VE HÜKÜM
Hakim
dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından sonra ön inceleme aşamasına
geçer. Bundan sonra ise tahkikat aşamasına. Tahkikat aşamasında hakim
tarafların iddia ve savunmalarını ve bunların ispatı için gösterdikleri
delilleri inceler. Duruşmada hazır bulunan tarafa tahkikatın tümü hakkında
tarafların açıklama yapması için izin verir. Yapılan açıklamalardan sonra
taraflara tahkikat aşamasının bittiğini tefhim eder.
HMK- Yazılı
yargılama usulü- Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Tahkikatın sona
ermesi
MADDE 184- (1) Hâkim,
tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra,
duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri
için söz verir.
(2) Mahkeme tarafların
tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir
husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.
HMK- Yazılı yargılama usulü-
Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Toplu mahkemelerde tahkikatın sona
ermesi
MADDE 185- (1) Toplu mahkemelerde, tahkikatı yapmakla
görevlendirilen hâkim, tahkikatın tamamlandığı kanaatine varırsa, tarafların
davanın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için dosyayı mahkeme başkanına
verir.
(2) Toplu mahkeme,
gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse tahkikat için görevlendirilen
hâkim tarafından dinlenen tanıkları ve bilirkişiyi tekrar çağırıp
dinleyebileceği gibi, davanın maddi vakıaları hakkında gösterilen ve mahkemeye
verilememiş veya getirtilmemiş olan delillerin verilmesini veya getirtilmesini
de kararlaştırabilir. Kurul, eksik gördüğü tahkikatı kendisi tamamlayabileceği
gibi hâkimlerden birine de verebilir.
(3) Toplu
mahkeme, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra,
tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini tefhim
eder.
Sözlü
yargılama aşaması ise hükümden önceki son aşamadır.
Mahkeme
tahkikatın sona ermesinden sonra sözlü yargılama ve hükmün açıklanması için bir
oturum gün ve saati belirler, tarafları davet eder.
Sözlü
yargılama aşamasında hakim taraflara son sözlerini sorar ve nihai kararı verir.
Eğer
taraflardan biri veya her ikisi de sözlü yargılama aşamasında yoksa hüküm
onların yokluğunda verilir.
HMK- Yazılı yargılama usulü-
Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama- Sözlü yargılama
MADDE 186- (1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra,
sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır
bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak
olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları
takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.
(2)
Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.
Tüm bu
aşamalar bittikten sonra hükmün verilmesi aşamasına geçilir.
Mahkemenin
verdiği her karar hüküm değildir. Kararları ara kararlar, nihai kararlar ve
hüküm olarak ayırabiliriz.
KARAR
ÇEŞİTLERİ
ARA
KARARLAR
Ara
kararlar yargılamaya son vermeyen aksine onu ilerletmeye yarayan kararlardır.
Görev
itirazının reddi, defilerin reddi,süre verilmesi vs. hepsi birer ara karardır.
Mahkemenin
üst mahkemenin bozma kararına uyması bir ara karardır.
Yargılamanın
iadesi nedeni sabit görülerek yeniden yargılama yapılması hakkındaki kararda
bir ara karardır.
Kural
olarak mahkeme verdiği ara karardan dönebilir. Bu kuralın istisnası ise mahkemenin
verdiği bu arar kararın tarafların biri lehine usuli kazanılmış hak
yaratmasıdır.
Ara karar
tek başına kanun yoluna götürülemez ancak aslı hükümle beraber kanun yoluna
götürülür.
NİHAİ
KARARLAR
Nihai
kararlar ile yargılamaya son verilir ve hakim davan elini çeker.
Hakim
verdiği nihai kararlardan dönemez, nihai kararlarını değiştiremez. Ancak kanun
yoluna götürülebilir.
Nihai
kararlar üçe ayrılır;
Usule
ilişkin nihai kararlar
Esasa
ilişkin nihai kararlar
Davanın
konusuz kalması halinde verilen nihai kararlar
ESASA
İLİŞİKİN NİHAİ KARARLAR
Esasa
ilişkin nihai kararlara hükümler de diyebiliriz. Hüküm ile taraflar arasındaki
uyuşmazlık sona erer. Hükmün kesinleşmesinden sonra artık o dava konusu
hakkında aynı taraflarca yeni bir dava açılamaz, açılsa bile kesin hüküm
olduğundan reddedilir.
Hükümleri
de kendi içinde 3' e ayırmak mümkünür:
Eda
hükümleri
Tespit
hükümleri
İnşai
hükümler
Eda
hükümlerinde tarafların bir şeyi yapmasına veya yapmamasına karar verilir.
Tespit
hükümlerinde herhangi bir hukuki ilişkinin varlığına veya yokluğuna mahkemece
karar verilir.
İnşai
hükümlerde ise dava sonucundan yenilik doğurucu bir hüküm çıkar.
USULE
İLİŞKİN NİHAİ KARARLAR
Usule
ilişkin nihai kararlar da yargılamayı sona erdirir, hakimin elini dosyadan
çeker ancak esasa ilişkin nihai kararlardan farkı taraflar arasındaki uyuşmazlık
son bulmaz devam eder.
Usule
ilişkin nihai kararlara örnek olarak görevsizlik kararı, yetkisizlik kararı,
davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar vs.
DAVANIN
KONUSUZ KALMASI HALİNDE VERİLECEK NİHAİ KARARLAR
Bazı haller
de dava devam ederken uyuşmazlık konusu borcun ödenmesi, kiralayanın konutu
tahliyesi gibi uyuşmazlığa son veren fiiller ile dava konusuz kalır ve mahkeme
dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair hükmünü verir.
Davanın
konusuz kalması halinde mahkemenin o ana kadar haksız olduğunu tespit ettiği
tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerekir.
HÜKÜM
Hüküm
davanın esası hakkında verilen nihai karardır. Hükmün tefhimi hüküm sonucunun
okunarak tutanağa geçirilmesi ile olur. Mahkeme hükmü davacının tüm talep
sonuçlarından bahsederek vermelidir. Ancak zorunlu durumlarda mahkeme sadece
sonucu tefhimle de yetinebilir.
Tefhim
edilen hüküm sonucuna kısa karar denir.
Zorunlu
nedenlerden dolayı sadece kısa kararın açıklandığı durumlarda en fazla bir ay
içinde gerekçeli kararın da yazılması gereklidir ve gerekçeli karar tefhim
edilen kısa karara uygun olmalıdır.
Geçerli bir
hükmün aşağıdaki hususları içermesi gerekir:
Hükmü
veren mahkemenin adı, eğer mahkeme başka bir mahkemenin sıfatıyla o davaya bakmış
ise hangi sıfatla hükmü verdiği
Tarafların
ve davaya katılanların kimlik bilgileri ile TC kimlik noları varsa kanuni
temsilcilerinin veya vekillerinin ad soyad ile adresleri
Gerekçe.
Gerekçeden kastedilen tarafların iddia ve savunmalarının özeti, çekişmeli olan
unsurların bahsi, toplanan deliller ve delillerin değerlendirilmesi, sabit
görülen vakıalar bunlardan çıkarılan sonuçlar ve hukuki sebepleridir.
Hükmün
sonuç kısmında ise tarafların taleplerinin her biri hakkında sıra numarası
altında, açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde karar verilir.
Hakim hukuk
davaları için hükümde talepten fazlasına yer veremez.
Taraflardan
herbirine verilen hüküm suretine ilam denir. Yani hüküm terimi asıl için ilam
terimi ise örnekler için kullanılır.
Taraflar
harcı ödememiş olsa bile hüküm taraflara tebliğ edilir, taraflar hükmü icra
takibine koyabilir hatta kanun yoluna başvurabilirler.
İlamın
taraflara tebliğinden itibaren artık hangi taraf ne zaman almış ise o tarihten
itibaren kanun yoluna başvuru süresi başlar.
Hüküm
verilmesinden sonra 10 yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. İlama dayanan
takip ise son işlem üzerinden 10 yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar.
Bir ilamın
icraya konulabilmesi için hükmün kesinleşmesi şart değildir. Kesinleşemeden de
icraya konulabilir.
Daha kısa
bir süreye tabi olan bir borcun zamanaşımı süresi hüküm ile 10 yıla çıkar.
Aksi
belirtilmediği takdirde ihtiyati tedbir kararının etkisi hükmün kesinleşmesine
kadar devam eder.
HMK- Hüküm ve Davaya Son
Veren Taraf İşlemleri- Hüküm
Hüküm,
hükmün verilmesi ve tefhimi
MADDE 294- (1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir
nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası
hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2) Hüküm, yargılamanın
sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3) Hükmün tefhimi, her
hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
(4) Zorunlu nedenlerle
sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim
tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
(5) Hükmün tefhimini,
duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
(6) Hükme ilişkin
hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında
da uygulanır.
Hükmün
müzakeresi
MADDE 295- (1) Hüküm, gizli müzakere edilerek
hazırlanır ve alenen tefhim olunur.
(2) Hükmü, yargılamanın
sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan hâkim veya hâkimler verir.
Bu şekilde hüküm verebilecek hâkimlerin tamamı hazır bulunmadıkça hüküm
hakkında görüşme yapılamaz.
(3) Hükmün müzakeresi
sırasında, yargılamanın sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan
hâkim bulunmuyorsa, gerekli görüldüğü takdirde tarafların sözlü açıklamaları
tekrar dinlendikten sonra müzakere edilir ve hüküm verilir.
Hükmün
oylanması ve yeter sayı
MADDE 296- (1) Toplu mahkemelerde hüküm hakkındaki
müzakereyi mahkeme başkanı idare eder. Müzakere yapıldıktan sonra, başkan,
müzakereye katılan en kıdemsiz üyeden başlayarak her üyenin ayrı ayrı oyunu
alır ve en son kendi oyunu açıklar.
(2) Hüküm, oy çokluğu
ile de verilebilir.
Hükmün kapsamı
MADDE 297- (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve
bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme
ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil
numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla
verildiğini.
b) Tarafların ve davaya
katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni
temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve
savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli
vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve
değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve
hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu,
yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi,
varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği
tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın
yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç
kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her
biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların,
sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde
gösterilmesi gereklidir.
Hükmün
yazılması
MADDE 298- (1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu
mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir
üye tarafından yazılır.
(2) Gerekçeli karar,
tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
(3) Hükümde gerekçesi
ile birlikte karşı oya da yer verilir.
(4) Hüküm, hükmü veren
hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.
Hükmün imza
edilememesi
MADDE 299- (1) Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra
gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya herhangi bir sebeple imzalayamayacak
hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı
bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi
hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli
hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi
yazılarak imza olunur.
Hükmün
korunması
MADDE 300- (1) Hükme katılan hâkimlerle zabıt
kâtibinin imzalarını ve mahkeme mührünü taşıyan hüküm arşivde korunur.
Hüküm
nüshası
MADDE 301- (1) Hüküm yazılıp imza edildikten ve
mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından
taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da
gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında
saklanır.
(2) Taraflardan her
birine verilen hüküm nüshası ilamdır.
(3) Tarafların elinde
bulunan hüküm nüshalarının farklı olması hâlinde karar kartonundaki esas
alınır.
İlamın alınması, kesinleşme kaydı ve harçlar
MADDE 302- (1) Taraflar, harcının ödenmiş olup olmamasına
bakılmaksızın ilamı her zaman alabilirler.
(2) Bakiye karar ve ilam
harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konmasına ve
kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.
(3) 2/7/1964 tarihli ve
492 sayılı Harçlar Kanunu dâhil, diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri
uygulanmaz.
(4) Hükmün kesinleştiği,
ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan
veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.
Kesin hüküm
MADDE 303- (1) Bir davaya ait şeklî anlamda
kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm
oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk
davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması
gerekir.
(2) Bir hüküm, davada
veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar
hakkında kesin hüküm teşkil eder.
(3) Kesin hüküm,
tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
(4) Bir dava dolayısıyla
ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin
mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde
sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da
geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri
saklıdır.
(5)
Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut
müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin
hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder